Kendini Keşfet
Hayatın koşuşturması içerisinde unutup gittiğimiz çok şey vardır.
Bu kimi zaman bir davet, bir ziyaret, bir ibadet...
Kimi zaman da bir gülüş, bir haykırış, bir yakarış...
Bunların unutulduğunu bilmek insanı ne kadar yaralasa da insanın kendini unutmasının acısı tarif edilemez.
Çünkü insan birçok şeye yetişir, tekrar deneyebilir, bozup yeniden var edebilir ama kendine geç kalmışlığın telafisi yoktur.
İnsan bir kere kendine yetişemedi mi
hayat insanı hep ruhu geride bedeni önde yürütür.
Ve insan ruhu çalınmışların içerisinde yok olmaya mahkum olur.
Bu sebeple kendimizi bir başkasının insafına ve sevgisine bırakmak yerine merhametin en güzeli ve sevginin en temiziyle kendimizi biçimlendirmeliyiz.
Çünkü kendimize biçtiğimiz değer neyse insanların bize verdiği değer de odur.
Ne bir eksik ne de fazla..
Biz kendimize düşük bir ruh biçersek insanlar da bizi dirhemle tartar.
Yalnız biz gücümüzün farkına varır ve var olma mucizemizi görebilirsek bizim kendimize olan sevgimiz, insanlar arasındaki saygınlığımız hak ettiği değeri alır.
Ve bu herhangi bir şekle bürünmeden, bir kabuğa gizlenmeden sadece kendimize olan sevgimizin gücüyle mümkündür.
İnsanın kendini sevmesi, kendi feryadına koşması ve otantik bir şekilde kendine yönelmesi başta sadece kendi yararına geliyor gibi görünse de zaman bunun bu kadarla sınırlı olmadığını gösterir. Kendimizle birlikte etrafımızın da toparlandığını görürüz.
Çünkü insan kendini sever ve kendini bilirse başta ailesi olmak üzere içerisinde yaşadığı coğrafyadaki insanların da kıymetini bilip bu zıtlıktan ibaret olan çağda hatırlamanın ve hatırlanmanın tadına varır.
Dolayısıyla giysimizin altındaki yarayı bile göremeyen insanlardan yüreğimizin derinliğini görmelerini beklemenin yanılgısı içersinde
kendimizi keşfedilmeyi bekleyen uzak bir diyar gibi görmekten sıyrılıp mucizeliğimizin lezzetine erişmiş oluruz.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.